Roma'da Bir Gün

İlk gençlik yıllarımda, Audrey Hepburn ve Gregory Peck 'in oynadığı Roman Holiday ( Roma Tatili) filmini izlemiş ve Roma'ya hayran olmuştum. Günün birinde sevgilimle Roma'da romantik bir tatil yapacağımı hayal ederdim. Üzerinden  çok zaman geçti. Sonra Woody Allen' da bir Roma filmi yaptı: Roma'ya Sevgilerle.
Filmi izleyip ilk gençlik yıllarımı hatırladım ve hemen ilk Roma seyahatimi planladım.




Roma'ya daha sonra üç kez daha gittim.Trevi Çeşmesi'nde dilek dilerseniz ve dileğiniz gerçekleşirse Roma'ya yeniden gelirmişsiniz.Bu yüzden mi bilinmez ama Roma'ya daha çok yolum düşecek gibi duruyor...

Dünyanın en eski medeniyetlerinden birine ev sahipliği yapmış; olgun, oturaklı şehir Roma.
Tekrar tekrar gelinecek, birbirine benzer sokaklarında kaybolunacak, o büyülü atmosferinde aşkı iliklerinize dek yaşayacağınız bir şehir.  
İlgilenenlere unutulmaz , Roma tatili yaşamaları için deneyimlerimi anlatmak istiyorum.

Roma için en uygun mevsim ?
Roma'ye ne zaman gitmeliyim diye düşünüyorsanız, bence en uygun mevsim bahar. Yaz aylarında dünyanın her yerinden akın akın turist geliyor. Bir yandan sıcak bir yandan kalabalık şehrin romantik ruhunu gölgeliyor. Mısır çarşısındaki Kuru Kahveci Mehmet Efendi'nin önünde bayram öncesi  kalabalık olur ya, insan yığını içinde akıntıya kapılarak ilerlersiniz. İşte Trevi Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri , Vatikan vb... aynen öyle kalabalık oluyor. Hem de günün her saati. Baharda ise serin, tatlı bir hava ve tenha bir şehir ....Belki biraz yağmur . Yağmur nedir ki en fazla romantizmin dozunu arttırır.

Roma'da Nerede Kalınır?
Roma, kötü otelleri ile meşhurmuş. Ne tesadüf ben hiç kötü  otelde kalmadım. Turistlerin yoğun talep ettiği,  daha ekonomik otel  seçenekleri olan Termini (Merkez İstasyon) bölgesindeki otellerden söz ediliyor olabilir. Kötü otel romantik havama engel olmaz derseniz söylecek sözüm yok.Ancak benzer fiyatlarda şehrin diğer tarafında , Vatikan civarında  çok temiz pansiyonlar bulunabilir.InnVatican bu otellerden biri. Temiz ve güvenli. Vatikan'dan şehir merkezine yürümek , 25-30 dk sürüyor . Yürümek , şehri hissetmenin en güzel yoludur. Sevgili ile elele, uzun ağaçlar ve tarihi yapılar arasında biraz yürüşün kime ne zararı var?

Bir şehrin gerçek kahramanları kimdir?
O şehri sokak sokak dolaşan ve yaşayan kişidir. (Orhan Pamuk,Kafamda Bir Tufaklık Var)

Yine de Roma'da en iyi konaklama tercihi şehir merkezindeki, eski Roma tarzı konaklardan dönüştürülen  otantik butik otellerde olacaktır. Yaz sezonunda bu tür otellerin yanına bile yanaşılamazken , baharda yarı fiyatına konaklayabilirsiniz. Üstelik  enfes kahvaltılar servis ediyorlar. Mis kokulu  kahveler , taze kruvasan , kaliteli tereyağı ve reçel, pastırma , yumurta vb... Şehrin  arnavut kaldırımlı  sokaklarına bakan,  hafif rutubet kokulu restoranda  ,ütülü beyaz örtülü masalar ve kumaş peçetelerle günün ilk romantik öğününü yapabilirsiniz.Fikir vermesi için Hotel Adriano 'ya göz atabilirsiniz.Görece pahalı bir  tercih olsa da İspanyol Merdivenleri, Pantheon , Trevi vb... pek çok mekana yürüme mesafesinde olması ve Roma'yı yansıtan ruhu ile tercih edilebilir.

Roma'da Gezilecek Yerler?
Gezilecek çok yer görülecek çok şey var. İyi yanı ise , önemli yapıların birbirlerine yakın olmaları.
Örneğin:
-Pantheon Tapınağı;  zaten şehrin göbeğinde.
-Trevi Çeşmesi ve İspanyol Merdivenleri komşu . Sokaklarda dolaşırken bir anda kendinizi İspanyol Merdivenlerinde buluyorsunuz .Hava hafif kararmışken mavi bir ışık uzaklardan çağırıyorsa Trevi Çeşmesine yaklaşmışsınız demektir. Oturacak  yer bulup etrafı izlemek, dilek tutup havuza bozuk para atmak, öpüşüp koklaşanların, evlilik tekliflerinin havada uçuştuğu ortamda şaşkın aşıklardan fırsat bulabilirseniz fotoğraf çekmek ama en önemlisi izlemek, izlemek. Trevi'nin ihtişamını, İspanyol Merdivenlerindaki yaşanmışlıkları hissetmek.
-Collesium & Roma Formu ise karşı karşıyalar. Ancak ikisini aynı gün ziyaret etmek yorucu olabilir  . Özellikle Roma Forum geniş bir alana yayılmış ve arkeolojik eserler ile dolu , belki de bir günü ona ayırmak daha doğru .
-Vatikan, dünyanın en küçük şehri olsa da içinde  bir dünya var.  Da Vinci, Raphael, Boticelli gibi ünlü sanatçıların eserleri olan Vatikan müzelerine (Kütüphane, Belvedere Sarayı, Değerli Taşlar Müzesi, San Pietro Bazilikası, Sistine Şapeli...) birkaç gün ayırmalı.Ayrıca  dini önemi nedeniyle tüm dünyadan ziyaretçilerin geldiği Vatikan'a girmek kolay değil.Uygun kıyafetiniz olmalı ve saatlerde sırada beklemeyi göze almasınız.

Roma'da yukarıda anlattıklarımdan çok daha fazlası var.Her biri sanat eseri olan binalar, caddeler, sokaklar, gözün görebileceği her yerde tarihi eserler , çeşmeler , köprüler hatta yollar özenerek seçilip yerleştirilmiş. Size kalan , sevgilinizin elini tutup bu büyüye kapılmak. Bu şehir "Roma'da nereleri gezmeliyim" diye düşünmeden, her önünüze çıkan sokağı, caddeyi, binayı doya doya izleyebileceğiniz bir şehir.

Roma'da Ne Yapılır
Ya da bir başka deyişle , bunları yapmadan gelmeyin :
  • Vespa kiralayın, Audrey Hepburn ve Gregory Peck gibi , pembe bir Vespa.
  • Via Condotti 'de gezinti yapın.  Nişantaşı gibi, lüks İtalyan markalarının sıralı olduğu elit bir cadde. Alışveriş için değil, gözümüz gönlümüz açılsın.
  • Compo de Fiori 'yi muhakkak gezin.  Meydandaki açık pazar yeri. Hem çiçek hem de taze sebze meyve satılıyor . Erken saatlerde gitmeli zira 14:00'den sonra kapanıyor.
  • Porta Portese için fırsat yaratın. Pazarları kurulan bit pazarı. Vintage kıyafet ve çantalar , plaklar ve bilimum eski eşyalar.Lüks İtalyan markaların vintage modellerini uygun fiyatlara bulabilirsiniz.
  • Villa Borghese , görülmeden gelinmez. Şehrin ortasındaki kocaman parkta çoluk çocuk çimlere yayılmak, bisiklet ile turlamak , vakit varsa hayvanat bahçesini gezmek.
  • Trastevere'de turlamak. Duvarları ya rutubet ya da sarmaşık kaplı binaların olduğu  dar sokaklarda gezinmek. Fotoğraflar çekmek , salaş bir cafede grappa yuvarlamak....
  • Roma'ya gitmişken belki fırsatınız olur diye,  Napoli , Sorrento ve Amalfi yazılarımı okumayı unutmayın.

Roma'da Ne Yenir ?

Minik bir Roma yeme-içme rehberi :
Sadece Roma'da değil, İtalya'nın her yerinde  kötü yemek yeme ihtimali yok.Sadce iyiler ve daha iyileri var. Gerçek Roma mutfağında pizza ve makarna olmamasına rağmen  bu popüler yemekleri servis eden restoranlar çoğunlukta. Aslında Roma mutfağı, fakir mutfağı olarak bilinirmiş.Eski Roma'lı zenginler hayvanların en güzel yerlerini yer , sakatatlarını da sokaklara atarlarmış. Fakir halk , sakatatları toplar pişirirmiş. Etkileri hala devam eden sakatat kültürü , dana kuyruğu yahnisi, işkembe ,kokoreç vb... yemekleri  ile devam ediyor. Hatta sadece bu yemekleri pişiren, Michelin kalitesinde restoranlar olduğunu da okumuştum.Bense, lezzet garantili, orta fiyatlı ve çok sevdiğim , kaliteli bir kaç öneride bulunacağım.
"Roma'da ne yemeliyim "diye düşünmeden bu mekanları deneyebilirsiniz.

Alfredo's
Alfredo amcamızın karısı , hamileyken mide bulantıları yüzünden hiçbir şey yiyemiyormuş. Hamile karısını beslemeye  çalışan Alfredo Amca böylece meşhur Fettuccine Alfredo'yu geliştirmiş. Krema, yumurta sarısı ve parmesanla harmanlanan aldente fettuccine . Garson, makarnayı masanızda karıştırıp servise hazır hale getirecek, üzerine fazladan parmesan eklemek isterseniz de "önce tadına bak , orjinal tarif bu " şeklinde kibarca  uyaracak , ama aldığınız  ilk çatal ile uzay yolculuğuna çıkmış olacaksınız. Çok lezzetli ve oldukça pahalı. (20 Euro )Bu restorantın benim için bir başka önemi, Woody Allen'nın Roma'ya Sevgilerle filminin bir sahnesinin burada çekilmiş olması. (Penelope Cruz'un bir yanlış anlama sonucu tanıştığı mazbut taşra delikanlısının ailesi ile yemek yediği, gülmekten yerlere yatıran sahne) Mekanın duvarları , restoranda yemek yiyen ünlülerin fotoğrafları ile dolu , adeta Tatlıses Lahmacunda gibiyim. Dünyaca ünlü oyuncular, şarkıcılar, politikacılar... Bizden de Sakıp Sabancı ve Enis Fosforoğlu'nun fotoğrafları vardı.
Mekan oldukça büyük, şehir merkezinde olduğu için de ulaşım kolay. Cuma/cumartesi akşamları canlı müzik oluyor ve yer bulmak zorlaşıyor. Bizim gittiğimiz hafta içi öğlen ve akşam üzeri saatlerinde ise oldukça boştu. Fettuccine Alfredo güzel ama bir o kadar lezzetli zengin  menusü var. Spaghetti Bolognese, porçini mantarlı risotto, kızarmış enginar vb... hepsi denemeye değer lezzetler. Tatlı ise tam anlamı ile müthiş, tiramisu. Zeytinyağı ve şaraplarını kendileri üretiyorlar. İkisi de kötü, özellikle şarapları daha da kötü.

Da Augusto 
Trastevere' de  sevimli bir ara sokakta. Orginal restoran muhafaza edilerek biraz daha büyütülmüş . Eski beton mutfak tezgahı, anneanne evindeki gibi taş tuvaleti, siyah beyaz bir İtalyan filmi setindeymiş  gibi hissettiriyor. Duvarlar, yine ünlü İtalyanların Sofia Loren, Marcello Mastroianni vb... fotoğrafları ve restoranda çekilen film sahneleri ile kaplı.  Öğle yemeği  servisi başlamadan  önce gittiğimiz için şanslıyız. Her ne kadar sevimsiz garson henüz açılmadık diye terslese de bir köşede açılış saatini bekliyoruz. Saat tam 12:30 da servis başlıyor ve bir anda etraf kalabalıklaşıyor. Burayı esnaf lokantası gibi düşünebilirsiniz. Masalara kağıt örtü serilip  sürahi ile su ve şarap hemen geliyor. Parmesanlı dana konsome, balık yahnisi, geleneksel soslu gnocchi, kekikli ızgara tavuk, dana ve kuzu yahniler parmak yedirten cinsten. Derken sokak şarkıcıları etrafı sarıyor , akordeon eşliğinde İtalyan şarkıları söylemeye başlıyorlar. Ortamın şahaneliğine kapılıp kötü şarabı hüpletiyor , şaraptan mı ortamdan mı bilinmez tatlı bir sarhoşluğa kapılıyorsunuz.  Final, uğruna cinayet işlenecek kadar lezzetli tiramisu, sert  bir espresso.Sırada bekleyen kalabalık yüzünden uzun uzun oturup keyif çatmak yok, ziyafetin karşılığında 30-40 Euro gibi  hesap ödeyip sallana sallana Trastevere sokaklarında gezinmeye devam ediyoruz.

L'arcipelago
Burası hiç popüler değil ayrıca turist olarak yolunuzun düşmeyeceği, sokak arasında yerel bir restoran. Cumartesi akşamı saat  20:00 civarı giderseniz nasıl dolup taştığını görebilirsiniz. Şık , bakımlı , Roma'lı hanımlar , beyler, kalabalık çoluk çocuklu İtalyan aileleri, neşeli  arkadaş grupları .Roma'lılar nerede ne yiyor diye düşünüyorsanız, burası tam size  göre. Tüm İtalyan mutfağını bulmak mümkün, ortadaki salata barda çeşitli salatalar, peynirler, zeytinyağlılar sergileniyor. Menüden et, tavuk, balık ne isterseniz seçebiliyorsunuz. Ama beni şaşırtan pizza menüsü oldu. Seramik kaplı gerçek bir İtalyan taş fırını , şakalaşıp gülüşmekten çalışamayan iki şişman pizza ustası ve envai çeşit pizza. Kabak çiçekli ve rokalı pizza yedim örneğin, başka da hiç bir yerde kabak çiçekli pizza görmedim. Fiyatlar  oldukça uygun pizzalar, 5-7 Euro  civarındaydı.

Roma'da Nerede Kahve İçilir?
Tabii ki önünüze gelen her yerde. Her köşe başında, bir espresso shot atıp devam edebileceğiz cafeler var. Bu cafelerin 2 tanesi dillere destan.

Tazza d'Oro



Pantheon tapınağının çaprazında, oturacak yeri yok. Espressoyu atıp çıkıyorsunuz. Çekirdek kahve , kahve likörü, kahve ekipmanları almak için iyi bir tercih.








Antico Cafe Greco
Gerçekten antika bir kafe. Merkezi  noktada olduğu için de her daim kalabalık. Aynı zamanda enfes  taze pastaları  var. Giriş kısmında camekanlı bölmede sergilenen pastalar ve şık baristaların çalıştığı geniş bir bar var. Kahve ve pastayı alıp ayak üstü hüpletip çıkarsanız 2 Euro . Arka tarafdaki alanda oturup,  kahvenin ve pastanın masaya servis edilmesini isterseniz ,  üç katını ödemelisiniz.Yüz  yaşındaki fraklı garsonların, antika masalara antika fincanlarda servis yapmasının maliyeti.



Roma'da Dondurma; Gelato

İtalya'da kötü dondurma yeme ihtimali de yok. Çünkü kendileri de çok seviyor ve en iyisini üretiyorlar.Bize göre dondurma, İtalyanlara göre gelato, taze günlük sütle yapılıyor.Günlük üretiliyor, raf ömrü kısa, yağ oranı düşük, katkı maddesi içermiyor.Burada kimse "ice cream" ifadesini kullanmıyor, çünkü o "gelato "...  Gelatocular, yaz geceleri geç saatlere kadar açık.Bakın bu çok önemli, zira İtalya'da kumarhaneler bir 02:00'de kapanıyor.Gelato sevgisi öyle büyük ki, numara alıp dakikalarca sıra bekliyorsunuz.Roma'daki en sevdiğim Gelato mekanı ise:


Al Settimo Gelo
Ayhan Sicimoğlu tavsiyesi ile, tam iki saat arayıp ulaştığımız minicik bir dondurmacı. Bebek'teki Mini gibi, sadece bilenlerin geldiği, gösterişsiz  bir dükkan. Duvarlarda aldığı ödüller, hakkında yazılan gazete yazıları asılı. Klasik İtalyan lezzetleri yanında kestane sorbe, Venezuela çikolatası, hint inciri  gb... ilginç çeşitleri de tatmak mümkün.İçeride fotoğraf çekmemize izin vermedikleri için dışarıdan görüntüsünü alabilmiştim.












Yedik , içtik, eğlendik, geldik yazının sonuna.
 Özetle ; Roma'nın ruhunda aşk, romantizm ve tutku var. Duyguların anlamını yitirdiği günümüzde , aşkı keşfedecek ya da yeniden keşfedeceksiniz.Önünüze serilen tarih dolu görsel şölen, tat alma duyunuzu hiç olmadığı kadar tatmin edecek lezzetler, sokak şarkıcıları,hayranlık verici tarihi eserler ve biraz şarap AŞK'ın keşfi olacak. Bu ambians içinde yürümekten, keşfetmekten yorgun düşüp sevdiğine şefkatle sarılacaksın. İster bizimki gibi 20 yıllık ilişkin olsun istersen yeni başlamış bir flört, Roma'dan bulutların üzerinde hissederek döneceksin.

Bahar geldi, Roma'ya gitme vaktidir.

Yorumlar

  1. Yazınız çok başarılı ve donanımlı her soruya cevap vermişsiniz bence.Mısır çarşısındaki mehmet efendi ilgimi çekti bir an onun orada ne işi var diyesim geldi. Çok teşekküredrim bu bilğiler için

    YanıtlaSil

Yorum Gönder