Aslında niyetim Almanya Kara Orman bölgesi için tek yazı yazmaktı.Ancak anılarım canlanmaya, duygularım harekete geçmeye başlayınca kendimi durduramadım.Sonunda sadece Baden-Baden için uzun ve detaylı bir yazı yazdım.Zira Baden-Baden gördüğüm tüm şehirlerden farklıydı.
Bir pazar günü, öğlene doğru vardık Baden-Baden'e.Yağmur çiseliyordu.Yerleşim alanları, tepelere doğru yayılmış ,evler birkaç katlı ya da müstakil.Binaların çoğı 19.yy. sonlarından kalma ama çok iyi korunmuş.
Bahçeler çiçeklerle bezeli, envai çeşit bitki, ağaç, evlerin bahçelerinden caddelere taşmış.Yemyeşil, tertemiz bir masal şehrindeyiz .Aracımızı şehrin biraz dışına park ediyoruz.Yağmur altında yürüyerek şehir merkezine 10 dakikada ulaşıyoruz.Aslında küçük bir kasaba burası. Sokaklar boş, şehir merkezinde bile tek tük insanlar.İlk göze çarpan ulu orta şehrin her yerine serpiştirilmiş Bambi heykelleri oluyor.
Bir de yağmura rağmen şırıl şırıl fıskıyelerin çalıştığı süs havuzları.
Yaşayanlar gibi ziyaretçilerin de varlıklı olduğu belli, fiyatlar yüksek, oteller dolu.Zaten Baden-Baden yüzyıllar boyunca Avrupa sosyetesinin gözdelerindenmiş.Kaplıcaları ve doğası nedeni ile hala dünyanın her yerinden üst gelir grubundan turistleri ağırlıyor.Sezonu soracak olursanız; her zaman derim.Çünkü burası her mevsim ayrı güzel.Yazımı tamamlamaya çalıştığım şu günlerde corona nedeni ile Almanya sınırlarını kapamış durumda.Elbet bu günler geçecek ama gezgin virüsü kanımıza dolaşmaya devam edecek ve biz dünyanın her yerine seyahat edeceğiz, dünyanın her yerine...
Baden-Baden Sokakları |
Baden-Baden Evleri |
Bambi Heykelleri |
Bir de yağmura rağmen şırıl şırıl fıskıyelerin çalıştığı süs havuzları.
Baden-Baden |
Yaşayanlar gibi ziyaretçilerin de varlıklı olduğu belli, fiyatlar yüksek, oteller dolu.Zaten Baden-Baden yüzyıllar boyunca Avrupa sosyetesinin gözdelerindenmiş.Kaplıcaları ve doğası nedeni ile hala dünyanın her yerinden üst gelir grubundan turistleri ağırlıyor.Sezonu soracak olursanız; her zaman derim.Çünkü burası her mevsim ayrı güzel.Yazımı tamamlamaya çalıştığım şu günlerde corona nedeni ile Almanya sınırlarını kapamış durumda.Elbet bu günler geçecek ama gezgin virüsü kanımıza dolaşmaya devam edecek ve biz dünyanın her yerine seyahat edeceğiz, dünyanın her yerine...
6 Adımda Baden-Baden Turu
Baden-Baden'de neler yapılır?
1)Hamam-SPA
Baden-Baden'de 30'dan fazla kaplıca var. Su kaynaklarının 17.000 yıllık olduğu ve günde yaklaşık 800.000 litre termal su deşarj edildiğini okumuştum.Zaten şehri gezerken dumanı tüten bir sürü bina görüyoruz.Kimi sırtını ormana dayamış kimi tepeden seyrediyor.En meşhuları ise :Friedrichsbad Spa.Burada kullanılan doğal maden suyunun tedavi edici özelliği yıllar önce ispatlanmış.Sloganları, daha doğrusu Friedrichsbad'a hayran kalan Mark Twain'in bir dostuna yazdığı mektubunda kaleme aldığı söz :"Friedrichsbad 'da 10 dakika sonra zamanı unutursun, 20 dakika sonra dünyayı"
1877'de açılan kubbeli binada, 17 aşamadan oluşan ritüel sunuluyor.Bu eşsiz deneyimin ücreti sadece 40 EUR.
2-Kumarhane (Casino Baden)
1850'li yıllarda, Versay Sarayı örnek alınarak yapılan Casino Baden binası şehrin tam ortasında arz-ı endam ediyor.Kendinizi bir anda binanın büyüsüne kapılmış ve giriş kapısına gelivermişken buluyorsunuz.Bu kumarhaneyi böylesine ünlü ve benim için anlamlı kılan diğer özelliği ise, bir zamanlar Dostoyevski'nin müdavimi olması ve "Kumarbaz" eserini buradan esinlenerek yazması.Ancak biz pazar günü geldiğimiz için kumarhane kapalıydı.Casinonun ön tarafındaki devasa restoranda soluklanmakla yetiniyoruz.Baden-Baden'de çok fazla Türk yaşıyor.Restoranda tanıştığımız sempatik garson Türk garson da 30 yıl önce gelmiş.Kişi başı 30 EUR karşılığında açık büfeden faydalanabileceğimizi söylüyor.Restoranı temiz, bol çeşite sahip ancak endüstriyel ve turistik buluyoruz.Yine de şık kıyafetleri ile pazar gününü geçirmek için gelen kalabalık aileler ve etrafta koşturan çocuklar hoşumuza gidiyor.Casino kapalı olsa bile, dileyen; sarayın Avusturya salonu, Kış Bahçesi ve Florentine salonu için rehberli turlara katılabiliyordu.Ancak bizim ziyaretimiz sırasında, bir okul gezisi olduğu için çok kalabalıktı,gürültü ise dayanılmaz seviyedeydi ve Casino-Baden'den bir arkadaşa bakıp çıkarmışcasına kaçıyoruz.
3-Lichtentaler Allee Bahçeleri
Oos nehri üzerindeki bu park şehrin en güzel manzalarından.350 yılı aşkın süredir aynı hali ile korunmuş olmasına imreniyorum.Burası artık kasaba ile özleşmiş, bir zamanlar Tolstoy'un , Dostoyevski'nin, Gogol'un yürüdüğü, banklarında soluklandığı belki de yazacağı eserleri düşündükleri bir açık hava resim sergisi adeta.3,5 km uzunluğundaki park, kenarında sıralanmış birbirinden etkileyici binalar, envai çeşit bitki, çiçek ve ağaçlar, büyüleyici peyzajı ve küçük zarif köprüleri ile dünyaca ünlü bir "güzellik".
4-Dostoyevski'nin Yaşadığı Ev
Dostoyevski, Baden-Baden'e iki kez gelmiş.Ziyaretlerin birinde neredeyse tüm zamanını kumarhane geçirdiği ve tüm servetini kaybettiği söyleniyor."Kumarbaz" adlı romanında işte bu başına gelenleri anlatmış.Kumarhane kısmını bilemem ama bu şehir, bu park, bu manzara insana ne romanlar yazdırır.Dostoyevski'nin yaşadığı ev, Lichtentaler Caddesi, 13 numaralı binanın ikinci katıymış.Penceresinin önündeki bankta oturup,bir zamanlar Dostoyevski'nin baktığı manzarayı izlemek, ne büyük bir şans.
5-Cafe König
Cafe König |
Şehirde gezinirken, pembe duvarlarının yarısını kaplayan penceleri ve bu pencelerden sızan sarı ışıkları ile şık bir kafe ilgimizi çekiyor.Vitrindeki pasta ve şekerlemeler ise gözalıcı.Hani bazen sokakta gezerken, hiç tanımadığın birini görür hayran kalırsın ya, hani gözlerini alamaz, utangaç bakışlarla izlersin ya, işte öyle bir şey hisettiğim.Çok geçmeden buranın Cafe König yani Tolstoy'un, Franz Litz'in müdavimi olduğu meşhur kafe olduğunu fark ediyorum.19. yy. den kalan mimarisi aynı şekilde korunmuş, bahçedeki demir masa ve sandalyeler yağmurun altında sessiz sedasız bekliyor.Baden-Baden seçkin Avrupa'lıların gözde kentlerinden.Bu gözde kentin sakinleri güzel yaşamayı seviyor.Öğleden sonraları 16:00 civarı kahve ve kek molalarına hala özen gösteriyorlar.Cafe König ise 250 yıldan uzun süredir aynı lezzet, aynı kalite ile seçkin müdavimlerine hizmet veriyor.
6-Tiyatro Binası
Bina,19.yy. sonlarına doğru Paris Operası modellenerek yapılmış.Heybetli ancak ruhsuz bir bina.Hala pek çok temsile, tiyatro,opera ve konsere ev sahipiliği yapıyor.Gösterilerin yapıldığı salon, film sahnesini andırıyor.Bu salonda bir temsil izlemeyi çok isterdim, o da başka sefere kaldı.
Baden-Baden'de geçen bir günü altı adımda anlatmaya çalıştım.Ne yazık ki oteller dolu olduğu için burada konaklayamadık.Kafe ve restoranlar ise pahalı ve servis genelde kötüydü.Alışveriş için bölgenin meyvelerinden yapılan kirsh, guguklu saatler ve şirin seramik köylü kız biblolarından tercihler yapılabilir.Biz Baden-Baden'den geçip, Kara Orman köylerine devam ettik.Bir daha yolum düşer mi bilmem.Ama tadı damağımdan kalan şehirlerden, masal gibi, rüya gibi Baden-Baden.Nazlı, asil bir prensesi andıran ruhu ile o da bana el sallıyor...
Yorumlar
Yorum Gönder