Prag Yeme İçme ve Eğlence


Prag Yeme İçme ve Çek Mutfağı
Prag'da yeme içme, Çek Yemekleri, Çek biraları ve Prag'da Gece hayatı ile ilgili bilinmesi gerekenler yazının devamında okuyabilirsiniz.



Çek halkı yüz yıllar boyunca esaret altında yaşamış. Savaşlar, isyanlar ,felaketler… 
Fakir halkın, karnını doyurmaktan daha büyük sorunlar olmuş.Üstelik iklim soğuk; patates, turp, lahana, havuç dışında pek bir şey yetişmiyor.  
Komünizm döneminde ise seçenek fazla olmasa da, geleneksel yemek kültürü dejenerasyondan korunmuş. 1990’da bağımsızlığını ilan eden genç Çek Cumhuriyeti, turizm de etkisi ile mutfak alanında yeni yeni atılımlar yapmaya başlamış.Geleneksel mutfak ise, Almanya, Avusturya, Macaristan, Bohemya gibi kültürlerin etkisinde kalmış.Örneğin “gulaş” geleneksel Çek yemeği yapan her restoranda var.Ayrıca kaz ve ördek gibi kanatlı av etlerinden yapılma  fırın ya da tandırlar enfes.Etler, yanında tatlımsı lahana turşusu ve az pişmiş hamur parçaları ile servis ediliyor.Eti yeyip, garnitürlere dokunmayın derim. Schnitzel ve haşlanmış patates, el yapımı sosis, peynir pane, yaban domuzu ve gulaşı hemen her restoranda bulabilirsiniz.
Prag, gelişiminin bir parçası olarak dünya mutfaklarına da kucak açmış.Kaliteli Fransız ya da İtalyan restoranları, Asya yemekleri, hatta Türk yemekleri bulmak mümkün.Dünyayı çılgınca saran hamburgerciler mantar gibi her köşe başında. Ayrıca Yahudi Mahallesinde, Yahudi mutfağına özgü deneyim de yaşabilirsiniz.
Tatlı konusunda ise, strudel ve trdelnik öne çıkıyor.Kafelerde ve pastanelerde  strudel yanı sıra lezzetli pastalar yapılıyor.Trdelnik ise tam anlamı ile turistik bir faaliyete dönüşmüş, sokaklarda, tezgahlarda ya da sadece trdelnik yapan minicik dükkanlarda,  ama hemen her yerde bulmak mümkün.Donut hamuru yani mayalı yumuşak hamur, silindir şeklinde bir kalıbın dışına sarılıyor.Üzerine toz şeker ve tarçın serpilerek közde mangal usulü pişiriliyor.Pek lezzetli bir şey değil.Bu yüzden de  içine krema, dondurma, çikolata , şekerleme ya da meyve eklenerek bol kalorili hale getiriyorlar.Her sokakta karşımıza çıkan trdelnik popülasyonunu, turistik bir malzeme haline gelmiş olmasını itici buldum.
Trdelnik dışında, şehrin pek çok noktasında kurulan açık pazarlarda ve tezgahlarda sokak yemekleri satılıyor.Sosis, domuz budu, patates yemekleri , bira ve sıcak şarap… Fiyatlar uygun, yiyecek ya da içeceğinizi alıp bir bankta oturup kalabalığı izlemek de iyi geliyor.
1939 Nazi İstilasından önce yazılmış, Çekoslavakya tarihini anlatan bir kitapta ihraç edilen temel tarım ürünleri arasında, arpa, şebetçi otu,şeker pancarı ve kurutulmuş arpa (malt) sayılıyor.

Prag hakkındaki diğer yazılara (Prag Seyahat Rehberi ) ve (Prag Gezilecek Yerler) göz atmayı unutmayın. 

Prag Restoran Önerileri
1)Havlickova:Bir tesadüf sonucu bulduğumuz Havlickova’yı çok sevdik.Prag’da nadir rastlanan güler yüzlü servis personeli bir yana, loş aydınlatması, minimalist yemek salonu oldukça konforluydu.Straopramen biraları da, ev yapımı sosisleri de, peynirleri de çok lezzetliydi.
2)Velka Klasterni:
Velka Klastreni, Bahçeden görünüşü

Strahov Manastırı’nın karşısındaki Velka, Prag’ın en eski Bohemya restoranı.Minik bira fabrikalarında, kendi üretimleri olan  Matuška  brew servis ediyorlar.Ale biraları bulanık ve acı.Tipik bir Çek birası.Restoranın otantik hali etkileyici; tahta masalar, orjinal antika objeler  ve bakır bira kazanları  ile adeta müzede yemek yiyor gibiyiz.Yemek tercihimiz, çavdarlı ekmek içinde servis edilen “Gulaş Çorbası” ve schnitzel de çok lezzetliydi.

Gulaş Çorbası, dilerseniz ekmek içinde servis ediliyor.
3) U Medvídku : Aynı isimde otelin içinde hizmet veren restoran, 1466 yılında kurulmuş. Aynı zamanda ilk Prag kabaresinin de bulunduğu  eski bir  bira fabrikasıymış.Anthony Bourdain ustadın, Prag seyahatinde ziyaret ettiği mekanlardan biri.Biralar kendi üretimleri, yemekler ise geleneksel Çek Mutfağı. Biraları enfes.Yemek olarak fırında yaban ördeği tercih ediyoruz.Yanında yarı pişmiş hamur ve tatlı-ekşi lahan turşusu ile servis ediliyor.
4) Lokal Dlouhaa: Prag’da yediğim en lezzetli yemekleri yapan harika  restoran. Epey büyük olmasına rağmen yan yana sıralanmış masalar kalabalık.Biz, Prag'a gitmeden önce rezervasyon yapmıştık.İyi ki öyle yapmışız zira çat kapı gidince yer bulabilmek biraz zor. İçkinin dozunu ayarlayamayan kalabalık yüzünden de çok gürültülü, bir nevi kardeşler birahanesinde gibi hissediyoruz. Ancak yemekler ve servis on numara.Yöresel tedarikçilerden mevsimine göre elde edilen ürünlerle geleneksel Çek Mutfağı örnekleri hazırlıyorlar. Ev yapımı sosis, siyah bira soslu gulaş ve pane peynir sipariş ediyoruz.Biralar yine kendi üretimleri, cam tezgahların altında muhafaza edilen tanklardan taze taze servis ediliyor.
5)Slavia : Kafe Slavia’yı Nazım’dan biliyoruz.Nazım Hikmet, Prag’da yaşadığı zamanlarda bu kafeye sıkça uğrar, dostlarını burada misafir edermiş.Kimbilir, buradan Vltava manzarasını izlerken neler düşünmüş, neler yazmıştır. Slavia , bugün Movenpick Otel’in kafesi olarak hizmet veriyor.Ancak orijinal ismi, mobilyaları ve dekorasyonu aynen korunmuş. Duvarlar, Nazım Hikmet yanı sıra, kafeyi ziyaret eden ünlülerin fotoğrafları ile dolu.Dışarıda yağmur var, hava kararmak üzere… Sıcak kalorifer peteklerine yakın, nehre bakan bir masada oturuyoruz.Prag’ın gece ışıkları yanmaya başlayınca, salondan piyano sesleri yükseliyor.Kahveler Segafredo’dan, tatlılar Movenpick’in usta şeflerinden.Nazım’ın anıları ise hala capcanlı.
  
Çek Birası ve Tarihçesi
M.Ö. 10000  yılına dayanan, dünyanın en eski medeniyeti  Göbekli Tepe’de maya kalıntılarına rastlandığını okudum. Ekmek ya da bira ama büyük ihtimalle bira olduğu düşünülen kalıntıların  Anadolu zenginliklerinin  küçük bir parçası olduğu aşikar.Göbekli Tepe hakkında yayınları okumadan önce biranın bilenen  en eski örneklerinin  M.Ö. 3.yy.’da İran’a ortaya çıktığını , Sümer ve Babil’ler döneminde üretilmeye devam edildiğini  yazmıştım.Yani bir şekilde Mezopotamya’dan Avrupa ya da Anadolu’ya yayıldığını söylemek mümkün.Almanların 3.yy.’dan itibaren bira üretmeye başladıklarını biliyoruz.Biranın tarihi ve alman biraları ile ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Çekoslavakya’da ise bilinen en eski bira fabrikası, 993 yılında Prag’daki Brevnov Manastırı’ında kuruluyor.Bira üretiminde şerbetçiotunu ilk kullananlar Çek’ler .İlk dönem Çek biraları, (weissbier -weizenbier)beyaz bira yani üst mayalanma ile üretilen lager biralar.Günümüzde Çek birası deyince akla ilk önce Pilsen yani Ale biralar gelse de enfes Lager biralar üretiyorlar.
19.yy.’a gelinirken, taşımacılık ve ticaretteki gelişmeler ile Güneydoğu Almanya’dan alt fermentasyon geçirmiş biralar gelmeye başlar ve Bohemia halkı bu biralara bayılır.Yani aslında ilk alt fermantasyon ile yapılan biralar taklitle başlar.Pilsen ( Plzen) şehrinde 1842 yılında açılan Mestiansky Pivovar, bilinen anlamda ilk Pilsen birasını yapan fabrikadır.Bira, bakır kazanlarda, çimlendirilmiş ve kurutulmuş arpa ile şarbetçiotu karıştırılarak, 3 aylık  mayalanma sürecinden geçirilerek üretilir.Ama asıl lezzetini, bölgenin suyundan ve su taşıma sisteminden aldığı söylenir.Ülke’de 1.000’den fazla doğal su kaynağı var.Suyun fabrikalara, demir borularla taşınarak mineral değerini koruduğuna , bu sürecin de biranın lezzetini arttırdığına inanılıyor.
19.yy.a gelindiğinde, ülkenin pek çok yerinde çok sayıda endüstriyel bira fabrikası kurulmuş ve  açık renkli buğday birası yerini mat ve koyu renkli biralara bırakmış ve üst mayalanma yöntemi kullanılmaya başlanmıştı.Ülkenin 1948’de başlayan 40 yıllık kominist yönetimi sırasında, sermaye sınıfına ait bira fabrikalarının çoğu kapatıldı.Ayakta kalan az sayıda fabrika ise devletin izin verdiği ölçüde, Pilsner tarzı yani üst mayalanma ile sadece mat ve koyu renk olmak üzere 2 çeşit bira üretiliyordu.1999’daki Kadife Devrim’den sonra değişmeye başlayan Çek Cumhuriyeti’nin yeniden eski hacimde bira üretmeye başlaması zaman alacaktı.Fabrikalar kapanmış,tesisler ve ekipmanlar çürümeye bırakılmıştı.Neyse ki az sayıda üreticinin cesaretle öncülük ettiği biracılık toparlanıp eski şöhretine kavuşmuş.Çekya’da bugün 400 ün üzerinde bira fabrikası var.Sadece Prag’da 30 bira fabrikası ve kendi biralarını üreten barlar bulunuyor.
Ülkenin en eski bira fabrikası olan (993)  Brevnov Manastırı ise 2013 yeniden açılmış.
Şehrin her noktasında, kendi üretimleri olan taze biraları sunan bar ve restoranlar olduğu için şişelenmiş bira içmeye gerek duymadım.İçtiğim az sayıda şişe birayı da beğenmedim.Elbette bu durum, Prag’da birbirinden lezzetli taze biraları içebilmenin verdiği şımarıklıktı.
Bir kıyaslama yapmam gerekirse, Alman’ların Saflık Yasası nedeniyle şişelenmiş biralardaki standart lezzeti tercih ederim.Çek biralarını ise taze taze tüketmeli, şişelenmiş biralarda aynı lezzet ve kaliteyi bulamadım.

Çek'lerin bir diğer popüler içkisi; Absinthe. Ancak alkol oranı 70 derece olan bu içkiyi denemeye cesaret edemedim. Van Gogh’un kulağını kesmesine neden olduğu söylenen Absinthe, her daim uzak kalacağım içkilerden olacak.
Becherovka ise,tarçın ağırlıklı, bol baharatlı yerel likörleri. Restoranlarda, bira üzerine shot yapıldığını ve kalabalıkların neşesine neşe kattığını izlemekle yetindim.

Prag’da Bira İçilecek Mekan Öneriler
 Prag’da bira içilmesi gereken ilk mekan:
  • Brevnov Manastırı: Ülkenin ilk bira üreticisi olduğu için Brevnov Manastırı, bira üreticileri arasında önemli bir yere sahip.olmalı. Hala geleneksel yöntemlerle üretim yapılıyor.

  • Prague Beer Museum: Vltava Nehri’nin kenarında,güvenli, temiz, hoş bir pub.Menülerinde 30 çeşit bira var.Dilerseniz 150 cc’lik bardaklarla 4-5 çeşit bira olan tadım menülerinden deneyebilirsiniz .Seçim yaparken biraların alkol oranlarını kontrol etmeli. 150 cc deyip geçmeyin, bazılarının alkol oranı oldukça yüksek.Bizim en beğendiğimiz Klaster ve Demon marka lager biraları oluyor. Yemekler ise, vasat ve vasatın altında.
  • U-Fleku: (MFleko olarak okuyun)Prag’ın en eski barlarından.Çek gazeteci Toseviç, 1938 yılında yazdığı ve ülkesini anlattığı kitabında, bu mekandan “Evvelki akşam, dostlarımla beraber , eski ve meşhur MFleko birahanesine gittim.Burada siyah biralı masalar etrafında toplanmış hemen her tabaka insana tesadüf edilir.”  diye söz etmiş.U-Fleku, 1938 yılında dahi eski ve meşhur olarak nitelendiriliyormuş.
  • John Lennon Pub : Tamamen turistik olsa da nostaljik atmosferi nedeni ile görülesi yerlerden.John Lennon duvarından aşağı, nehre doğru yürürken sol tarafta.Beatles şarkıları dinliyor, duvardaki Beatles ve John Lennon fotoğraflarını izliyorsunuz.Loş ışık, eski tahta masalar ve çiçek çocukların hayalleri....

Prag’da Gece Hayatı
Prag, daha fazla ve her kesimden turist çekmeye çalışıyor.Sadece tarih meraklısı turistlerin şehri kalkındırmaya yetmeyeceğini düşünmüş olmalılar.Dolayısıyla,turistlere daha eğlenceli deneyimler yaşatmak için ellerinden geleni yapmışlar.Gece klüpleri, barlar yanı sıra çok sayıda kabare ve striptiz klüpleri var.Şehrin orta yerine yine turistlerin rağbet ettiği bir “Seks Müzesi” bile yapılmış.Keza, bazı keyif verici maddelere ulaşım da çok kolay, market raflarında satılıyor.Bu serbesti ve arz bolluğuna rağmen, sokaklar sessiz. Sarhoş olup nara atan, taşkınlık yapanlara rastlanmıyor.


Şehirlerin, turist çekmek uğruna, ruhlarını kaybetmeyi göze almalarını anlamıyorum.
Prag, tarihin kokusunu alabildiğiniz, renklerini görebildiğiniz, nefesini hissettiğiniz muazzam şehir Prag… 
Ruhunda, tarihin ta kendisini yaşatan şehir, Prag… 
Masumiyetini ve zenginliklerini yeni dünya düzenine malzeme etme, Prag….















Yorumlar

  1. Çok güzel ve açıklayıcı olmuş ���� Biralarını tatmak için bile tekrar gidilesi bir şehir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder