Urla’ da Neler Yapılır?

Özbek Köyü Sahili, URLA

       Hafta sonu planları , şehir insanının, yoğun ve stresli iş hayatının motivasyonudur.Toplantının en sıkıcı yerinde, whatsapp a  gelen bir fotoğraf , bir tatil emojisi içini ısıtır, gülümsetir. Hafta sonu tatilleri, zamanı uzatır, kafayı boşaltır, enerjiyi yükseltir.

Hafta sonu için plan yapmamış olanlar için, iki güne sığacak Urla macerasını yazdım. Urla’ya nasıl giderim, nerede kalır, ne yer ne içerim derseniz yazıyı okumama devam.

İzmir'e Giderken
Osmangazi Köprüsü ile beraber İstanbul- İzmir arası ortalama 5 saat sürüyor. Kendi aracınızla gidiyorsanız, mola yapmadan kullanabiliyorsanız süre daha da kısalıyor. Benim tercihim sabah erken saatlerde, gün aydınlanmadan yola çıkmak. Kamu Spotu: Asla aç gözlülük yapıp gece yarısı, uykusuzken yola çıkmamalı. Termosda kahve, yanında akşamdan hazırlanmış tost, radyoda TRT türkü, vazgeçilmez yol arkadaşları.

İzmir’e günün erken saatlerinde ulaştık.Güneşli bir kış sabahıydı.Ahhh güzel İzmir, kış güneşi içimi ısıtıyor. Kahvaltı için ilk durak:

Alsancak Zeynel Ergin Gevrek Fırını

Gevrek Fırını

İzmir’liler simite gevrek demiyor, gevrek simitten daha lezzetli, daha tatlı, içi yumuşacık ve dışı ince bir çıtır tabakayla kaplı. Bu fırında sadece gevrek ve kumru ekmeği yapılıyor.Geleneksel taş fırına, geleneksel tahta fırın kürekleri ile gevrekler gönderilirken  mis kokular etrafa yayılıyor. Saat erken olmasına rağmen fırının önünde kuyruk oluşmuş. Sıcak gevrek için beklemek gerek. Dilerseniz  dilimlenmiş İzmir tulumu ve porsiyon zeytinde alabiliyorsunuz. Fırının hemen karşısında kafe var, gevreği alıp çaya katık yapabiliyorsunuz. Fırın, Alsancak’ın eski , dar bir sokağında. Araçla girmek zor, park yeri bulmak daha zor. Biz nevalelerimizi  alıp yola koyuluyoruz. 
Sırada ikinci durağımız :

Dostlar Boyoz Fırını


İzmir'in En Ünlü Boyozları
Dostlar’ın boyozu geleneksel yöntemlerle yapılıyor.Margarinsiz, sadece sıvı yağ kullanılarak tek tek açılan hamurlar, yılların deneyimiyle,  nefis boyozlara dönüşüyor. Enginarlı, mozerallalı, patlıcanlı, menemenli, ıspanaklı, peynirli,tahinli,çikolatalı, ballı…. Çeşit bol, fiyatlar 3-5 TL arası. Yanında yine geleneksel yöntemle pişirilmiş yumurta alıyorsunuz. Geleneksel yöntem; teneke kutularda, susuz, sönmüş fırın sıcaklığında gece boyu, 12 saatte pişen yumurtalar. Bu pişirme yöntemi sağlıklı mı değil mi, tartışmayalım zira yumurta çok lezzetliydi. Mekan çok kalabalık, yer bulmak zor.Biz nevalelerimiz paket yaptırıp, Kıbrıs Şehitleri Caddesinin arka sokaklarında, salaş bir mahalle kahvesinde taze çayla mideye indiriyoruz.

Ben fırın fırın dolaşamam, hamur işine abanamam derseniz, İnciraltın'da Patlıcan Kahvaltı'ya uğrayın derim.

Patlıcan Kahvaltı

Patlıcan'nın hafif kahvaltısı
Tahta kamelyalar altında oturup kahvaltı yapabileceğiniz yine salaş ama şirin bir mekan. Yer sofralı,  halı ve kilimlerle bezeli kapalı kısmı da var. Mekanın en meşhuru patlıcanlı gözlemesi. Hamuru çıtır çıtır, çeşit çeşit gözlemeler yapılıyor.Ama dilerseniz taze Ege otları, menemen, yöre zeytinleri ve yöre peynirleri ile düşük az kalorili kahvaltı yapılabilir. Çayı “büyük” söyleyin.


Kuşluk vakti, Urla’ya ulaşıyoruz. İlk durak Özbek Köyü. Köy, Urla’ya 9 Km uzaklıkta. Deniz kenarında, küçük bir balıkçı köyü. Son yıllarda popüler olmaya başlasa da hala geleneksel  Ege köyü özelliklerini koruyor.
Rum tipi, avlulu,eski taş evler,köy meydanında balıkçıların ağlarını tamir ettiği bir kahve, tarhana, zeytinyağı vb… satan köylü kadınlarla, huzur veren köy. Sahilde kirli bir plaj ve plaja kıyısı olan birkaç balık restoranı.


Bizi Özbek’e sürükleyen, her öğlen barınakta yapılan balık mezatı.Balıkçılar denizden ne çıktıysa getirip kooperatife teslim ediyor.Kooperatif ‘in düzenlediği mezata hem halk hem de civar balık restoranlarının sahipleri katılıyor. Taze karides, ahtapot,kalamar, mevsimine göre tekir, barbun,lüfer,çupra,karagöz , palamut, sardalya …. Fiyatların ucuz olmadığını belirteyim, el emeği ile tutulmuş, derya kuzuları bunlar. Açık arttırmaya katılıp kazanırsanız, balığınızı sahildeki restoranlarda pişirtebiliyorsunuz.Asıl güzel olan ise, mezatın kendisi, denizin kokusu, balıkçıların telaşı, sırasını bekleyen kediler ….


Özbek sahildeki balık restoranlarını denemeli. Restoranların en meşhuru:

Akın'ın Yeri
Boğazdaki değme balıkçılardan daha kaliteli, deniz tarağı,kum midyesi, kerevit, vs… mezeleri de balıkları da taze ve lezzetli.İstanbul’daki pek çok restoranın  mezelerini catering şirketlerinden aldığını biliyor muydunuz? Oysa sofraya eşlik eden pilakiye, ezmeye, sarımsaklı otlara aşçının eli değmeli. Özbek’teki restoranlar, mezelerini günlük hazırlıyor, balıkları günlük alıyor,üstelik Urla bağlarından örnek şarapları da bulunduruyorlar.

Acar Balık
Temiz bir aile restoranı.Kadın eli değdiği belli, lezzetli mezeler ve salataları var. Yazın deniz kenarında ayakları suya sokarak, kışın dalga sesleri ile şömine başında yemek yiyebilirsiniz.

Akın, daha popüler, Cuma- cumartesi akşamları yer bulmak zor. Haliyle fiyatlar daha yüksek Artık tercih size kalmış, hangi mekan sizi çekerse oraya.

İstikamet Kuşçular
Kuşçular – Urla arası 8 Km. Güneşi , rüzgarı ve lezzetli üzümleri ile  bu köydeki şarap üretim tesisleri Avrupa standartlarında. Tesislerde, üretim süreçlerinin anlatıldığı turlara ve tadım atölyelerine katılabilirsiniz. Aynı zamanda indirimler  ve kampanyalardan  faydalanarak , bol  ödüllü ve çok lezzetli şaraplardan satın alabilirsiniz. 

Urla Bağları


Şarap üretim tesislerine yürüme mesafesindeki Uzbaş Botanik Parkına uğrayın derim. Ata Demirer’in Niyazi Gül Dörtnala filmi burada çekilmiş. Peyzaj etkileyici, yüzlerce çeşit bitki ve ağaç ve bahçede oynayan sevimli köpekler. Dilerseniz, bahçe ürünlerinden yapılmış reçeller, zeytinler ya da sabunlar satın alabiliyorsunuz. 
Buralara doyamadım diyenler, üzüm bağları içindeki butik otelde konaklayabilir.Fiyatlar yüksek ama sonsuz yeşile açılan manzasına değer.

Kuşçular Uzbaş Çiftliği

Urla Sanat Sokağı ve Kadın Üreticiler Pazarı
Urla belediye başkanı, genç, modern ve vizyoner bir kadın. Beldeye kadın eli değdiği her halinden belli.Sanat Sokağı, restore edilmiş cumbalı evler, taş döşeli sokakları ile ilgi çekici. Amatör, yerli sanatçıların eserleri, resimler, seramikler, heykeller vs.. hem sergileniyor hem satılıyor. Kadın üreticiler pazarı ise, Urla’lı kadınların el emeği göz nuru, üretiklerini sattıkları otantik bir pazar.

Karantina Adası
Timur Selçuk’un bestesi olan Attila İlhan şiiri, “Karantinalı Despina” yı bilmeyen var mı?

Bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına,
Çıktı mı deprem sanırdın “ kara kız “ kantosuna ,
Titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan,
Muammer Bey’in gözdesi Karantinalı Despina…

Karantina adası,Osmanlı döneminde ölümcül bulaşıcı hastalığı olanların ülkeye girişini engellemek için yapılmış.Yakın zamana kadar da hastane olarak kullanılan tesis, bugün Sağlık Bakanlığı’na ait ama artık kullanılmıyor.Tesis kısmına girilemiyor ama manzarası ,denizi ve doğası ile Karantina Adası hüzünlü tarihini yansıtıyor. Benim için ise burası  Attila İlhan demek.

Arasta Çarşısı (Malgaca Pazarı)
Şehir Merkezindeki bu tarihi çarşı, dar sokaklarındaki geleneksel mağazalar , kahveler, pastane ve restoranlar ile ortak bir avluya açılıyor. Manifaturacılar, sepetçiler, bıçak ustaları, hırdavatçılar yanı sıra artan turistlere yönelik pastane ve hediyelik eşya dükkanları da var. Hava güzelse avluda soluklanmak, çay -kahve-oralet içmek gerek.

Enginar Festivali
Enginarın ana vatanı Urla. Hal böyle olunca, enginar festivali de düzenlenir olmuş.Her yıl Nisan sonu- Mayıs başı gibi yapılıyor.Üç gün süren festivalde,belediye meydanında kurulan tezgahlarda el yapımı, çeşitli yiyecek, zeytin, zeytinyağı, peynir, salça gibi yöresel ürünler, kozmetik ve tekstil ürünleri ve enginarın her hali satılıyor. Enginarın dolması ve zeytinyağlısı dışında , kızartması, yahnisi, pilavı, tatlısı, ve hatta dondurması bile yapılıyor.Gösteriler, sokak konserleri ile festival zamanı Urla bambaşka oluyor. Festival ile ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Mia Sanat Kafe
Pek çok kafenin bulunduğu Urla’da Mia Kafe’nin yeri aynı.Tuğla örülü duvarlarına asılı resimler,Ege mavisi pencereler ve sokağa taşan  masaları…


Beğendik Abi
Beğendik Abi
En iyileri en sonra saklarım.Beğendik Abi’de Urla’da en sevdiğim restoran.Bu ismi sahipleri, Handan Hn ve eşi, ilginç olduğu için tercih etmişler. Bir ara Alaçatı ve İzmir’de de şube açmışlardı. İzmir’dekini bilemiyorum ama Alaçatı’daki restoranı kapattılar.Müşterilere taşıma yemek sunmak istemiyorlar.Pişen yemek hacmi yükseldikçe aynı lezzetin olmayacağını da biliyorlar. Beğendik Abi, kar değil lezzet odaklı bir işletme.Arasta Çarşısının hemen karşısında, eski bir Urla evini restorana dönüştürmüşler. İç mekanda antika mobilyalar ve çeşitli süs eşyaları da sergileniyor. Mutfak alt katta, cam duvardan içeriyi, nasıl temiz ve düzenli oldujlarını görebiliyorsunuz. içeri girdiğiniz anda cam tezgahın ardındaki yemeklerle karşılaşıyorsunuz. 

Urla'nın Enginar Dolması
Çalkama, kuzu etli şevketi bostan, kabak çiçeği dolması gibi Ege mutfağına özgü yemekler yanı sıra, sebze dolmalar, zeytinyağlılar, İzmir köftesi, tandır, keşkek, ciğer gibi aşina olduğumuz ama böylesini tatmadığımız yemekler yapıyorlar. Porsiyonlar büyük. Bir de o güzelim yemekleri mikro dalga fırında ısıtmasalar.

Girit Böreği

Tatlı olarak sütlaç ve Girit böreği favorim.Ama Girit böreği için cinayet işlerim. Dışı çıtır, içi yumuşacık hamurun peynir harcı süt kokuyor. Şerbetin şekeri, kıvamı mükemmel, üzerinde hafif tarçın , fındık ile lezzet şöleni. Tabakları bile özel yapım seramik, ekmeği tam buğdaydan. Servis personeli güleryüzlü, çay, kahve ikram ederken bile öyle içten öyle samimiler ki evlerine misafir gelmiş gibi hissediyorsunuz. Fiyatlar yüksek ama kaliteli malzeme, taze yemek, Girit böreği  ve güleryüzlü hizmetin karşılığı olarak, değer.

Urla,hızla gelişmesine rağmen otelcilik konusunda hala yolu var. Şehir merkezindeki uygun fiyatlı oteller vasat, bir kısmı özensiz, kirli. Civardaki konak, taş bina gibi otantik mekanlardan evrilmiş butik otelleri tercih etmek daha doğru bir tercih olacak.

Urla, her beyaz yakalının hayalini kurduğu, emeklilikte yerleşilecek o meşhur sahil kasabası.Haliyle emlak ve arsa fiyatları yükselmiş, köy yollarına lüks siteler,villalar yapılmaya başlamış.
Umarım, aç gözlü şehir insanı Urla’yı beton yığınlarına dönüştürmez. Umarım, ara sıra gidip soluklandığımız , denize bakıp hayallere daldığımız belki eski bir köy evinde yaşarsak diye  emeklilik hayalleri kuracağımız “o yer” olarak kalır. 
Umarım daha fazla  kirletmeyiz Urla’yı.

Yorumlar

  1. urla Ege için bulunmaz bir nimet adeta :) Hadi urlaya kaçalım diyerek sürekli gittiğim yerlerden biri. yazınızı zevkle okudum:) Sizi de kendi bloğuma beklerim :)

    YanıtlaSil
  2. Güzel anlatmışsınız, canım gittiğiniz her yere gitmek, tadına baktığınız her şeyden yemek istedi. =)

    YanıtlaSil
  3. Yazınız aklımın bir köşesinde... Bir gün yolum Urla'ya düşerse yazınızı dikkate alacağım. Bu arada sizi yeni tanıdım. Güzel bir bloğunuz var ve takibe aldım. Bu güzel yazı için de teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de takibe aldım sizi, desteğiniz için teşekkürler.

      Sil
  4. Urla gitmek istediğim yerlerden. İzmir aşığı biri olarfak umarım bir gün gidebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogunuzu takibe aldım. Yorumlarınız beni mutlu ediyor.Bir de Urla'ya gidip deneyimlerinizi paylaşırsanız ne güzel olur :)

      Sil
  5. Harika bir anlatım.. oraya yerleşen bir yakınıma gönderdim yazınızı. Gidince gezilecekler listemize aldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, umarım siz de Urla'yı benim kadar seversiniz :)

      Sil

Yorum Gönder