Barselona ve Katalan Mutfağı

Vicky Cristina Barcelona... Kulaklarımda bu şarkı ile El Prat havaalanına indiğimde ilk hissettiğim, huzurdu.
Ekim ayı bitmek üzereydi .Sıcak ,tatlı bir hava,  yaz esintili bir rüzgar vardı. Şehrin her hücresine hakim bu huzur duygusu;tombul , sevecen anne gibi  sarıp rahatlatıyor .Ulaşım nasılmış, nereleri gezmek gerekirmiş, nereye nasıl gidilirmiş, Gaudi kimmiş, en iyi otel nasıl bulunurmuş vb.. konularını bir kenara bırakalım.Önce işin en zevkli kısmından,Katalan mutfağından başlayalım.
Orta seviyeli bir bütçe ile hem de çocukla beraber , Barcelona gezisi nasıl keyif dolu "Gurme  Ziyareti" ne çevrilir?
Buyrun hep beraber okuyalım.


1-Mercat de La Boqueria 



İlgili resim


Burası , La Rambla yakınında  turistik ve kalabalık bir kapalı pazar. Her şey var . Envai çeşit deniz ürünü, meyve sebzeler , meyve suları , egzotik meyve salataları, şekerlemeler, çikolatalar, şarküteri ürünleri ve tapas barlar. Çocukların ilgisini çekebilecek, eğlenceli ve uzun süre vakit geçirilebilecek bir mekan.  Burada taze istiridyelere bol limon sıkarak denizi içinize çekebilir, sadece 1€  ödeyerek ananas, mango, hindistan cevizi, papaya gibi tropik meyve salatalarından alabilir,etraftan yayılan enfes tapas kokularına kendinizi kaptırabilir,  ilginç karışımlarla taze meyve sularını deneyebilir , çocuğunuzu çikolataya batırılmış çileklerle şımartabilirsiniz. Evet bu son derece turistik aktiviteler bizim çok hoşumuza gitti .Pazarın kalabalığı, rengarenk tezgahları ve kendi damak tadınıza göre oluşturabileceğiniz denemeler ile başlangıç için iyi bir tercih olabilir.  Zaten Barcelona'ya turist olarak gidiyorsanız , La Rambla 'ya defalarca gidecek  ve La Boquera'nın önünden muhakkak geçeceksiniz. O halde içeri girip keşfetmeye ne dersiniz?

2-Clemen's
La Boqueria  içinde pek çok tapas bar  var. Gitmeden okuduğum kaynakların çoğu , Universal isimli bir mekanı tavsiye ediyordu. Universal, pazarın dış tarafında , daha havadar ve geniş.Ününü  tüm turistler duymuş olmalı ki sıkıcı bir kalabalığı var ve fiyatları pazardaki diğer tapas barlara göre yüksek. Clemen's ise, daha içeride ve aynı anda  en fazla 10 kişinin oturabildiği  küçük bir bar. Tapas barlarda, bar masası gibi düşünebileceğiniz yüksek ve dar masalara , yüksek bar taburelerinde oturup , önünüzdeki camekanlı bölümden  mezeleri seçebiliyorsunuz. Pişirme işlemi ise hemen tezgahın arkasındaki ızgarada yapılıyor. Her şey gözünüzün önünde hazırlanıyor. Arada asık suratlı yaşlı aşçı garsonlara söylenip oflayıp pofluyor ama pişirdiği yemeklerin lezzetine  doyulmuyor. Deniz ürünleri, sosis , ızgara sebze vb.. az ama kaliteli tercihler yapmak mümkün. Sanırım bir an önce yiyip kalkmanız için servis oldukça hızlı. Zira arkada yerinize göz diken bir grup, " haydi kardeşim , kalk artık " der gibi , rahatsız edici bakışlarla sizi izliyor .Clemen's in menüsünde bolca deniz ürünleri vardı. Izgara kalamar, jumbo karides ve ahtapot salatası nefis. Lezzeti tazelikten geliyor . Izgara sebze ve kızarmış tatlı yeşil biberleri de çok popüler. Garson Albert , herkesle tek tek ilgileniyor , Sangria ya da Cava ikram ediyor, esprileriyle  sizi mekana yakınlaştırıyor. Yazınmın devamında bu geneksel İspanyol içkileri ile detaylı bilgi vereceğim. Porsiyonlar oldukça doyurucu , fiyatları ortalama.

3-Cerveceria Catalana
Yine bir tapas bar. Taze deniz ürünleri ile meşhur. Biz mekana saat 18:00 gibi gittiğimiz için kolayca yer bulduk .Fakat 20:00 civarı önünde kuyruklar oluşuyor ve rezervasyonsuz girmek epey zorlaşıyor. Burada ister barda ister masalarda oturabiliyorsunuz. Loş aydınlatması ve uzakdoğu tarzı dekorasyonu ile şık bir mekan. Bebek kalamar atıştırma için mükemmel, deniz ürünleri taze ve gözalıcı. Ama asıl yıldız , sevimli garsonun önerdiği çikolatalı pasta idi. Ne yazık ki ismini not almamışım, dikdörtgen ince bir dilim üzeri altın yaldızlar ile süslü, yumuşacık bir kek.Fiyatları La Boqueria 'a daki mekanlara göre daha yüksek.

4-La Plata

Otelimizin tek iyi yanı La Plata'ya olan yakınlığıydı. Yürüyerek 1 dk. Toplamda 6 masası olan , köhne , salaş bir dükkan.Aynı anda 7-8 kişinin yan yana sığabileceği barı ve sokağa taşan kalabalığı var. Menüde sadece 5 çeşit tapas bulunuyor : Kızarmış  balık ( küçük hamsi )  , ızgara sosis,domates /kuru soğan/peynir ve bol zeytinyağlı bir salata , salamura sardunya, kızarmış ekmek üzerinde zeytinyağlı domates . Hepsi bu. Servis, minicik metal tabaklarda yapılıyor. Doymak için her birinden 2-3 porsiyon yemek lazım. Üstelik tüm mekanı çeviren 2 garsonu yakalayabilirsen. Saatler geçtikçe mekan dolup taşıyor, müzik yok sadece sohbet. Müdavimler, girişteki tahta raflarda duran kocaman fıçılardan ev yapımı şarap içiyorlar. Garsonlardan yaşlı olanı fıçının musluğunu açıp açıp şarap dolduruyor. Bana sorarsanız sirkeden hallice bir şarap. Ama Catalanlar şarabı içtikçe keyifleniyor, sohbetler arasında kahkahalar yükseliyor. Burası , Anthony  Bourdain'  de ziyaret ettiği,  turistlerin pek uğramadığı dirty kitchen bir mekan.


5-Colmado Quilez 
1906 yılından beri faaliyette olan benzersiz bir içki dükkanı ve şarküteri.  Aslında burayı sınıflandırmak pek doğru da değil, çok daha fazlası ve daha fazlası var. Ürünler tavana kadar , tahta raflarda dizili, tertemiz, düzenli .3.500 çeşit içki, peynir, et , deniz ürünleri, zeytin, turşu vb... onlarca çeşidin olduğu şarküteri reyonu , salyangoz , kaz ciğeri falan da var, çekirdek halinde kahve çeşitleri, el yapımı çikolatalar, dünyanın pek çok yerinden gelen kaliteli teneke kutularda kurabiyeler, bir sürü su ( VOS, FİJİ vb.. markalar ) , bazıların ne olduğunu anlamadığım konserveler , kısacası var da var . Çıkmak istemeyeceğiniz türden bir dükkan. Çalışanlar yaşlı, belli ki  yıllardır buradalar, beyaz önlükleri ile güven veriyorlar. İsmini muhakkak not alın ve muhakkak ziyaret edinFiyatlar orta ve üzeri fakat unutulmaz bir alışveriş deneyimi yaşayıp muhakkak ilginç birşeyler bulabileceksiniz.

6-Pinocchio


Pinokyo, mekanın sahibi bu  sevimli adam. Yaşı 80 civarı olsa gerek ama o hala işinin başında, kumaş pantalonu ütülü beyaz gömleği ve arkaya doğru taranmış saçları ile  tam bir beyefendi.Güçlükle yürüyor ama yine de  konuklarla tek tek ilgileniyor. İçkileri tazeleyip çocuklara sataşıyor, genç hanımlara çapkınca göz kırpıyor. Yine La Boqueria içinde yine 10-15 kişilik bir tapas bar. Ne yazık ki biz gittiğimizde hiç deniz ürünü yoktu, o gün balık pazarına gidememişler. El yapımı ızgara sosis, karamelize soğanlı haşlanmış nohut salatası, mozerellalı fırın patates,  ızgara mantar vb... enfes atıştırmalıklar ve cana yakın garsonlar var. Burası da Anthony Bourdain ustanın ziyaret  ettiği mekanlardan. Ustad ağzının tadını biliyordu.

7-Cafe's El Magnifico
Bizde henüz birkaç yıllık geçmiş olan 3.dalga kahve kültürü Barcelona'da çığır açmış durumda   Daha fazla bilgi  için 3.dalga kahve   linkini tıklayabilirsiniz. El Magnifico , Barcelona'daki müthiş kahvecilerden sadece biri. Aynı zamanda üretici olduğu için ve kahve yapım ekipmanları da sattığı için kahve severlerin muhakkak uğraması gereken bir mekan. Zengin bir menüsü var, pek çok bölgenin kahvesini hem yapıyor hem de satıyorlar. Öyle rahat rahat oturabileceğiniz geniş bir alanı yok , kahveyi al ve take away...

8- Alkol meselesi

Sangriayı duymayan var mı? İçine meyve doğranmış,likör ve çeşitli baharatlar eklenmiş şekerli şarap. Yol üstü turistik kafelerde sürahilerde servis ediyorlar. Yanlış anlaşılmasın ,  kişi başı 1 sürahi. Bir de CAVA  var. Bu da tatlı , köpüklü bir şarap .Şampanya türevi gibi düşünebilirsiniz. İtalyanların Prosecco su yanında çok zayıf kalıyor. Ben her ikisini de sevmedim. Şekerli, tatlı, meyveli içkilerden pek hoşlanmam. Kana daha çabuk karışıp hızlıca sarhoş olursunuz ayrıca midenizi alt üst ederler. Barcelona'ya gelmişken deneyelim diyenlerin ve içkiyle arası iyi olmayan tüketebileceği içecekler. Aklımda ve damağımda kalansa ucuz İspanyol birası Estralla oldu. Heryerde bulunan , marketlerde 1  €  satılan üstelik hacmi küçük , alkol oranı düşük sıradan bir bira. İtalya'da da Peroni'ye, Barselona'da Estralla'ya her limanda bir sevgilisi olan denizciler gibi vuruldum.





9-Churros 

Hatay yöresinde müşebbek, Eskişehir'de ballı ballı ve halk arasında   "kerane tatlısı " olarak bildiğimiz  halka tatlı .Bu basit ve lezzetli sokak tatlısını biz şerbete atıyor iyice ağırlaştırıyoruz. Katalanlar ise çikolataya batırıp yiyor, ya da üzerine tarçın ve  toz şeker serpiştiriliyor. Gitmeden önce okuduğum tüm kaynaklar en iyi churrosun  La Granja'da olduğunu yazıyordu. Fakat La Granja büyük bir hayal kırıklığıydı. Kötü servis, bayat churroslar , lezzetsiz ve pahalı sos. Tek iyi yanı mekanın kendisi; nostaljik , tam Instagramlık bir mekan.  Ama yediğim en iyi churros  , La Rambla'nın deniz tarafına yakın bir büfede , yaşlı bir amcanın taze taze döküp kızarttığı çıtır hamurlardı. Kızaran hamurları  kağıt külahlara koyuyor,  üzerine tarçın/şeker döküp yürümeye devam ederek yiyorsunuz. Geri dönüp bir porsiyon daha almışlığımız var ....




10 Salamanca Silvestre

En iyiyi en sona sakladım. Bu restoran,  Barcelonata tarafında.Zaten penceresinden içeri bakınca değişik bir yer olduğu anlaşılıyor. Tavanı , kancalarca asılmış devasa domuz pastırmalarıyla dolu. Mekan daha öğlen arası olmamasına rağmen tıka basa doluydu. Müşterilerin tamamı yerel halk, polis, acil servis görevlisi gibi civarda çalışanlar ve  şık  beyaz yakalılar. Masalara ince dilimlenmiş domuz pastırmaları servis ediliyor ,şarap kadehleri dolup boşalıyor ve neşeli kahkahalar yükseliyordu. Bir süre bu ilginç ortamı seyrettikten sonra dayanamayıp içeri daldık. Çalışanlar İngilizce bilmiyor, ancak turist  olduğumuzu anlayınca paella servis etmek istediler. Bu bulamaç pirinç yemeği konusunda  ön yargılıyım. Güzelim deniz ürünlerini pirinç ile karıştırmak yerine öylece yesek ?Yine garsonun önerdiği kıymalı, soslu el yapımı makarnaları enfesti. Pastırma  çok pahalı, porsiyonu 20€ . Asıl işleri bu, kendi çiftlikleri var ve aslında kasaplar. Pastırması ise Barcelona'nın her yerinde satılan, Avrupa'nın çeşitli ülkelerine ihrac edilen pastırmaların en tazesi, en lezzetlisi.




x

Yorumlar